Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, cezaevinde hayatını kaybeden 28 Şubat davası mahkumu emekli korgeneral Vural Avar ile ilgili, “Sayın Cumhurbaşkanımız, Vural Avar ile ilgili özel af yetkisini kullanmak istediğini bana söyledi ve süreci başlatmamızı da istedi. Biz merhum Avar’a bu dileği ilettik. Sürecin başlaması için müracaat etmesi gerekiyordu ama başlangıçta müracaat etmedi. Merhum oluşundan çok az bir müddet evvel müracaat oldu. Çabucak süreçleri başlattık, süreçler sürdürürken rahmete kavuştu. Sayın Cumhurbaşkanı’mız, bundan üç ay evvel talimat verdi. Misyonlu arkadaşlarımız kendilerine ilettiler bunu” açıklamasını yaptı.
Bozdağ, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verilen mahkumiyet kararına yönelik, “Sayın İmamoğlu ve etrafında ona takviye veren kimi politikler, mağduru oynamayı ve mağdura yatmayı tercih ettiler. Bir şeyi unutuyorlar. Türk halkı mağduru sever. mağdura dua eder, takviye olur. Lakin mağdura yatanı sevmez.” dedi.
Bozdağ, Kanal 7 canlı yayınında gündeme ait soruları yanıtladı.
Bakan Bozdağ, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na YSK üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle 2 yıl 7 ay 15 gün mahpus cezası ve siyasi yasak kararı verilmesi hakkında “Adalet Bakanlığının müdahalesi, tercihi, telkini, yönlendirmesinin” olup olmadığı sorusunu, şu formda yanıtladı:
“Bu kararı Adalet Bakanlığıyla ya da siyasetle, Sayın Cumhurbaşkanı’mızla irtibatlandıranlar büyük bir iftiranın içindedirler zira yargı bağımsız ve tarafsızdır. Kararlarını da Anayasa, kanun ve hukuka bağlı bir vicdanla, evrak ve kanıt durumuna nazaran takdir ederler ve mahkeme kararı bildiğiniz üzere kendi içinde de hukukî kontrole tabidir.”
İstinafın karar vermesi durumunda temyiz kontrolüne tabi olduğunu belirten Bozdağ, hukuk içinde verilen kararların kanunların öngördüğü adap ve halde katılaştığını söyledi.
Bozdağ, İmamoğlu’na yönelik kararın hukuksal standartlara uygun olup olmadığı konusunda Adalet Bakanı olarak görüş beyan etmesinin gerçek olmadığını fakat bu kararın birinci derece mahkemesi kararı olduğunu, istinafın tüzellik kontrolünü yapacağını belirterek, şöyle konuştu:
“Karar, ayın 14’ünde çıktı. Bugün ayın 25’i. Sayın İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri olarak misyonunun başında mı? Devam ediyor. Bu, ne vakit siyasi yasakla sonuçlanır? Yargıtay onadıktan sonra. Artık güya Yargıtay süreci yokmuş ya da bitmiş, istinaf süreci yokmuş ya da bitmiş, olay mutlaklaşmış, Sayın İmamoğlu, belediye başkanlığından alınmış, mahpusa konulmuş üzere yahut da yarın konacakmış üzere bir büyük algı operasyonuyla karşı karşıyayız. Sayın İmamoğlu ve etrafında ona dayanak veren kimi politikler, mağduru oynamayı ve mağdura yatmayı tercih ettiler. Bir şeyi unutuyorlar. Türk halkı mağduru sever, mağdura dua eder, takviye olur lakin mağdura yatanı sevmez.
Bunlar resmen bu karar nedeniyle mağduru oynayarak, mağdura yatarak Türk halkını aldatabileceğini düşündüler. ‘Çak’ derken, ‘Yeni başladık’ derken, kucaklaşırken baktığınız vakit bütün bunların hepsi, bu mağduriyet istismarındaki samimiyetsizlikleri de paçalarından aşağı yanlışsız adeta akıyor. Mağduriyeti istismar etmeyi dahi beceremediler. İstismara kalktılar, çok net halk gördü.”
Etrafındakiler de Tayyip Bey’in kıssasına benzeri bir öyküyü ‘Sayın İmamoğlu üzerinden sanki biz Türkiye’ye sunabilir miyiz?’ diye büyük bir gayret içerisindeler lakin bu ikisini mukayese etmek, kıyaslamak çok yanlış..
Burada bir bayram var, düğün var. Davulu, zurnası eksik, kurbanı eksik. Mağdur olan, üzülen birisi bayram yapar mı? Sizin hayatınızı karartacak bir karar çıksa siz neredeyse halay çeker misiniz? Sunuculuk yapar mısınız? Kendi aleyhine siyasi hayatı yahut bütün geleceğiyle ilgili birçok aksilikleri barındıran bir karar ortaya çıkmış. Siz bu türlü bir karara muhatap olup da kürsüde konuşmacıları takdim eden bir belediye liderini dünyanın neresinde gördünüz? Sayın İmamoğlu’yla, Sayın Cumhurbaşkanı’mızı mukayese edenlerin şunu bir kere görmesi lazım. İmamoğlu’nun ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde hükümet beni engelliyor.’ tezinden öteki söylediği bir şey yok. Bir muvaffakiyet öyküsü yok.”
“Takvim konusunda bir şey demem mümkün değil”
“İstinaf ve Yargıtay süreci ne kadar sürer? Buna dair bir takvim vermem mümkün değil. Yani o muhakkak olmaz. Bir yıl da sürebilir, daha da az sürebilir, daha fazla sürebilir zira Yargıtayda, istinafta pek çok evrak var. Takvim konusunda bir şey demem mümkün değil. Kıymetli olan süreçlerin sağlıklı ve adabına uygun işlemesi, işletilmesidir. Şu anda bu süreçler açık, ne kadar sürecek? Bilemiyorum.”
Başörtüsü düzenlemesi açıklaması
Başörtüsüne yönelik Anayasa değişikliği teklifi konusunda 400 oy ve üzerinde olması durumunda mevzuyu referanduma götürmek isteyip istemediklerine ait soru üzerine Bekir Bozdağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, AKP Meclis Kümesi’nin ve Genel Merkez’in bu bahisteki duruşunun net olduğunu kaydetti.
400 ve üzeri oyla kabulü halinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe gireceğini vurgulayan Bozdağ, “Bu durumda halkoyuna sunulması kelam konusu değildir zira biz bu sıkıntının artık siyasetin de konusu olmasını, Türkiye’nin de bir sorunu olmasını istemiyoruz ve bunun üzerinden her türlü istismar kapısının kapatılmasını istiyoruz.” diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarını takip ettiklerinde orada bir karşı duruş görmediklerini belirten Bozdağ, “Altılı masa, başörtüsü teklifi hakkında olumlu ortak bir karar alırsa Türkiye, böylesi bir sorun konusunda çok büyük bir uzlaşmayla tarihi bir adım atmış olur” yorumunu yaptı.
“Cumhurbaşkanımız, bundan üç ay evvel talimat verdi”
Bakan Bozdağ, 28 Şubat davası kapsamında tutuklu bulunan emekli Korgeneral Vural Avar’ın cezaevinde 85 yaşında hayatını kaybetmesinin akabinde Adalet Bakanlığına yöneltilen tenkitlerle ilgili soru üzerine, şu bilgileri verdi:
“Sayın Cumhurbaşkanımız, Vural Avar ile ilgili özel af yetkisini kullanmak istediğini bana söyledi ve süreci başlatmamızı da istedi. Biz merhum Avar’a bu dileği ilettik. Sürecin başlaması için müracaat etmesi gerekiyordu ama başlangıçta müracaat etmedi. Merhum oluşundan çok az bir mühlet evvel müracaat oldu. Çabucak süreçleri başlattık, süreçler sürdürürken rahmete kavuştu. Sayın Cumhurbaşkanı’mız, bundan üç ay evvel talimat verdi. Vazifeli arkadaşlarımız kendilerine ilettiler bunu…”
“Masanın altında arbede ediyorlar”
Altılı masanın ortak bir cumhurbaşkanı çıkarıp çıkarmayacağı tarafındaki soruyu Bozdağ, şu halde cevapladı:
“Son yaşananlarla birlikte değerlendirdiğimiz vakit altılı bir dil birliği yok. Bir hedef birliği var. Cumhurbaşkanı’mıza karşı öfke, kin, nefret hislerinde ittifak var ancak onun dışında ittifak ettikleri hiçbir şey yok. Kim aday olacak? Konuşmaya korkuyorlar. Niteliklerini konuşuyorlar. Neredeyse 2018’den beri aday niteliği konuşuyorlar. Tamam da bir de isimleri konuşun. Hangi isim bu niteliklere uyuyor? Onun konuşmasına dahi geçmediklerini sayın genel başkanlar kendileri açık açık tabir ediyorlar. Neden geçmiyorlar? İşte birinin ‘Evet’ dediğine öbürü ‘Hayır’ diyebilir. Münasebetiyle masada bir çatlak doğabilir. Bu ihtilafı daima öteliyorlar.”
“‘Aday değilim’ diyen dahil herkes hesap içinde”
“Altılı masa, ‘Vatandaşın oyu cebimizde, biz kimi koyarsak halk ona oy verecek’ fikrinde. ‘İmamoğlu da olsa, Kılıçdaroğlu da olsa kazanırız. Falan da olsa filan da olsa kazanırız’ diye gördükleri için orada hengame büyük. Biri o vakit ‘Ben aday olayım.’, öbürü ‘Ben olayım.’ diyor. Tahminen hiç adaylık düşünmeyen bile en çok adaylık düşünendir o masanın içerisinde. Ben masanın etrafında oturup ‘Aday değilim’ diyen dahil, herkesin hesap içinde olduğunu da düşünüyorum. O yüzden de masadan tek aday çıkar mı, çıkmaz mı? Yüzde 100 bir varsayım söyleyemem fakat son altı aylık yürüyüşüne baktığımda Sayın Kılıçdaroğlu’nun aday olacağını, masa razı olursa masanın adayı, masa razı olmazsa çoklu aday sistemiyle seçime yanlışsız bir yol alınacağını kestirim ediyorum zira Sayın Kılıçdaroğlu, benim gördüğüm kadarıyla ortaya koyduğu bu siyasetlerle geri adım atmayacağını da gösterdi.” (AA)