Eski MHP Genel Lider Yardımcısı Şevket Bülent Yahnici, eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in katledilmesinin toplumun her bölümünde infial yarattığını söyledi; “Ankara’nın göbeğinde bir bilim adamı öldürülüyor, üniversitesi sessiz, cumhurbaşkanı sessiz, MHP sessiz” diye reaksiyon gösterdi. Yahnici, “Yahu ne bildiği var? ‘Menfur cinayeti kınıyoruz’ demesi bu kadar sıkıntı mu? Rahmet bile dilemediler. Bu kadar nankörlük, körlük olamaz. Sinan Ateş sizden rahmet beklemiyor fakat kamuoyu ‘menfur bir saldırıdır’ diye kınamayı bekliyor. Kınamanın ötesinde de ‘Katillerinin bulunmasını istiyoruz’ demek bu kadar güç mu? Bunlar İçişleri, Adalet bakanları ve cumhurbaşkanı ve MHP idaresi içinde geçerli” sözlerini kullandı.
Sözcü’de yer alan habere nazaran, Yahnici, “Sinan’a FETÖ’cü diyenler de bilir, hangi Fetullahçı, Atatürk’ten ‘Atamız’ diye bahsetti. Sinan şiir okuyor, gümbür gümbür ‘Kürşat’ın narasıyla indik İlah Dağı’ndan’ diye yüreğini parçalayarak Nihal Atsız’ın şiirini hangi Fetullahçı okur. Bir defa bütün bu kelamlar mevti sonrasında basına yansıyan laflar çarpıtma çabası olarak görünebilir. Sinan MHP’li ülkücü olarak öldü. Bir öteki yere de gitmedi. Vefatına sebep olan hadisede, vefatını isteyen iradede, o iradenin ardında ne vardı, o farklı bir hadisedir. ‘İYİ Parti’ye gitti’ argümanından sonra ‘Benim yerim MHP’dir, ocağım ideal ocaklarıdır’ diyor. ‘Bir öteki yerde olmam mümkün değil’ diyor. MHP ‘Aday aşikâr, tutum net’ deyip AKP’nin peşinden giderken, Sinan ‘Ben MHP’liyim, ülkücüyüm’ diyor. Burada kimin hangi fikirde olduğu, kimin hangi fikirden caydığı tartışılacak konudur” dedi.
“Soru işaretleri çok”
Soruşturmanın birinci günden beri adeta “ayağa düştüğünü” öne süren Yahnici, yargının içinde bulunduğu durumu şahsen kendisinin de yaşadığı bir olayı örnek gösterip şöyle anlattı:
“Konuşmacısı olduğum Türkeş Vakfı’nı bastılar. Ortadan 14 ay geçti, savcı daha müştekileri tabire bile çağırmadı. Türkiye’de ortadan iki-üç yıl geçtiği halde avukatlarına gösterilmeyen evraklar var. Avukat içeriden dosyadan bilgi alamıyor. Soruşturmaya saklılık kararı verildiği belirtilip avukata da doküman vermiyorlar. Adam emniyette ne dedi, şahitler tabirlerinde ne söyledi, emniyet fezlekesi nasıl yazıldı, savcı iddianamesini nasıl yazacak bir savunma avukatının bunları öğrenemediği günleri yaşıyoruz. Artık, ne oldu da içeriden durmadan Sinan Ateş’le ilgili bilgiler servis ediliyor. Demek ki birileri bir şeyleri kapatmak isterken, birileri de bir şeyleri öğrenilsin çabasında. Bu bir istihbari bilgi değil, hepimizin yaşadığı iş. Demek ki bir sorun var. Yani emniyetin içinde de bu soruşturmayı yöneten beşerler içinde de bir sorun var. Yakalamayı, gözaltına almayı gerektirecek kadar bilgi ve doküman olan bir insanı, savcının elinden alındığını herkes biliyor. Savcı demiyor ki ‘Böyle bir adam gelmedi, elimden alınmadı.’ İçişleri Bakanı ‘Böyle bir olay olmadı’ diyemiyor. Yani soru işaretleri çok.”
“Sinan Ateş olayı büyük bir siyasi cinayettir”
Türkiye’de terör, anarşi konusunda devirler yaşandığını, 12 Mart 1971 ile 12 Eylül 1980 ortasının “Büyük terör devresi” olduğunu, 12 Eylül 1980 sonrası ‘Bölücü terör ‘ devrine girildiğini kaydeden Şevket Bülent Yahnici, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Sinan Ateş olayı büyük bir siyasi cinayettir. Evvelki cinayetlerin de hiçbiri birbirinden kıymetsiz değildi. En az onlar kadar üzerinde durulması gereken bir hadise de Sinan Ateş olayıdır. Buna karşın insanların ‘Görmedim, duymadım, bilmiyorum’ diye üç maymunu oynaması bir felakettir. Ankara’nın göbeğinde bir bilim adamı öldürülüyor, üniversitesi sessiz, cumhurbaşkanı sessiz, MHP sessiz. Sinan yıllarca MHP’de vazife yaptı. MHP milletvekillileri, sessizlikle ilgili ‘Genel liderimizin bildiği vardır’ diyor. Yahu ne bildiği var? ‘Menfur cinayeti kınıyoruz’ demesi bu kadar sıkıntı mu? Rahmet bile dilemediler. Bu kadar nankörlük, körlük olamaz. Sinan Ateş sizden rahmet beklemiyor ancak kamuoyu ‘menfur bir saldırıdır’ diye kınamayı bekliyor. Kınamanın ötesinde de ‘Katillerinin bulunmasını istiyoruz’ demek bu kadar sıkıntı mu? Bunlar İçişleri, Adalet bakanları ve cumhurbaşkanı ve MHP idaresi içinde geçerli.”
“Bu Türkiye’yi karıştırma, anarşiye, zorluğa, darlığa mahkum etme gayretinin parçasıdır”
“Bunu yapan adam Türkiye’yi nereye götüreceğini bilemez mi? Seçim öncesinde hangi boyutlarda ziyan getireceğini bilemez mi? Bilmemesi mümkün değil. Bu Türkiye’yi karıştırma, anarşiye, zorluğa, darlığa mahkum etme uğraşının kesimidir. Dikkatleri iktisattan, halkın açlığından öbür istikamete çekme gayretidir” diyen Yahnici, MHP’ye yönelik de şu tenkitleri getirdi:
“Türk milliyetçiliği ideolojisi, yıllarca siyasal İslam kanısı hareketinin buyruğuna sokulmuştur. AKP’yi benim tasvip etmem mümkün değildir. Benim tasvip etmeyeceğim bir partinin buyruğuna, Türk milliyetçiliği ideolojisini sokmayı tasvibim hiç mümkün değildir. AKP’nin aleyhine Devlet Bahçeli Bey’in daha evvel söylediği kelamlar ortada. 17-25 Aralık’ta ‘Hesabını sormazsam namerdim’ diyen Devlet Bey’in gerisindeyim. Nerede o Devlet Beyefendi? Odasındaki saati 17.25 diye durduran fikir nereye gitti? ‘Ne keyifli Türk’üm diyene’ diyemeyen bir zihniyet ülkeye çöktü. Bu zihniyetin ülkeye çökmesine neden olan bir ideoloji Türk milliyetçisi ideolojisi diye ortada gezebilir mi? Andımızı kaldırmaya oy veren bir siyasi hareket ‘Türk milliyetçisiyim’ diye ortada geziyor. Bunu dedim diye bana da kızıyorlarsa esasen benim orada siyasi bir kimliğim olamaz. Andımıza kim oy verdi? CHP, İYİ Parti oy verdi. Onlara FETÖ’cü diyorlar. Biraz insaf ya ‘FETÖ’yle iltisaklı kadar Türkiye’de söylenmiş boş laf yoktur. Siz, FETÖ ile iltisakı ayan beyan olanı bakan yaptınız, milletvekili yaptınız, hâlâ bürokraside bunlar fink atıyor.”
| MHP İl Başkanı Turgay Baştuğ’un hedef göstermesinden sonra 50’ye yakın kişi, Ankara’da gerçekleştirilen Alparslan Türkeş Anması aktifliğine taarruz düzenlemiş; salonun kapısında çevik kuvvet polislerinin beklemesine karşın salona girerek sahnedeki bayrakları alıp protokole saldırmıştı. Şevket Bülent Yahnici, Konuşmacısı olduğu Alparslan Türkeş’i anma toplantısının basılmasından sonra MHP’den ihraç edilmişti. |